Biliyorum heyecanlısın ve ellerin titremekte şu an, ellerimle yazdığım yazım ellerinde diye. Bu yüzden ben de kolay okuyasın diye heyecanımı bölüp bölüp yazıyorum. Meveddet ve rahmet ikizdir biliyorum.
Biliyorum meraktasın, bu da nereden çıktı diyorsun. Çünkü sen de bilirsin ki biz Anadolu yiğitleri sevgimizi kalbimizin en derin yerine gömer, asla gün yüzüne çıkıp da pörsümesini istemeyiz. Bağrımıza taş basarız, sevgilimize sevdiğimizi söylemeyiz. Bizim yüreğimiz firkatde hasretle, vuslatta özlemle damla damla erir de muhabbet ve meveddet bir seyl-i huruşan gibi bütün vücudu baştan ayağa istila eder de gene de dışarı bir sızıntı dahi vermeyiz. Biz Anadolu erleriyiz. Biz erdemlerin çocuğuyuz.
Bizim sevgimiz meveddettir; Vedûd’dan gelir. Bizim sevgimizi şefkat ve rahmet bürür Rahman ve Rahîm’den gelir. Bizim sevgimiz, gecenin karanlığından daha gizlidir, perdedarı Settâr’dır.
İnsanlar çıldırmış, her şeyin sahibine ait olan günleri kendilerine tapulamaya kalkışmışlar. Kimini annelere, kimini babalara, bugünü de sözde sevgililere ayırmışlar.
Anneliğin, babalığın ve sevginin günü mü olurmuş?! Öğretmenler gününde de bir beklentim olmadı. Babalar günü de benim için diğer günlerden farksızdı. Sevgililer günü de öyle hiç şüphesiz.
Ben seni bir gün için sevmedim.
Ben senin sevgini yüze vurmak için de sevmedim.
Allah yazdı da sen benim diğer yarım oldun.
Senin bağrın yandı benim yüreğim.
Meyveler oldu bu sevgiden.
Derenleri el olsa da, onlar da bizim oldu. Küçücük bir tohum koca bir ağaç oldu, ağaç salınan Tuğba dalları gibi meyveye durdu.
Ben cennetimi sende buldum.
Bir dileğim var O’ndan bilesin:
Seni arkamdan göndersin!
14.02.2013
Not: Her yıl 14 Şubat’ta kutlanılan Sevgililer Günü’nün kökeni Roma Katolik Kilisesi’ne dayanıyor. Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkan bu kutlama geleneği bazı toplumlarda “Aziz Valentin Günü” olarak da kutlanıyor.
Tüketim çılgınlığı bu türden anlayışları terviç ediyor. Bu gün dünya genelinde bir milyar kart gönderilmekte olduğu söyleniyor. Alınan hediyeler vb. hesaba katıldığı zaman bu anlayış için bulunmaz bir fırsata ve sömürüye dönüşüyor. Bu çılgınlık furyası kartopu gibi çığa dönüşüp bütün insanlığı etkiliyor.
Öbür taraftan “sevgili”den ne kastedildiği de ayrı bir soru? Çoğu bundan gayrımeşru ilişkilerin normal görülmesi gibi bir sonucu anlıyor ve bu gibi durumlar terviç ediliyor. Nikahsız birliktelikler almış başını gidiyor ve giderek bu gibi durumlar toplum nazarında da normalleşiyor. Oysa nikahsız birlikteliklerin Müslüman toplumlarda asla yeri olmaması gerekir.
Baskın kültür tüm dünyayı küresel ölçekte bir silindir gibi eziyor ve dünyanın her bir köşesindeki insanları birbirinden ayırt edilemeyecek derecede birbirine benzer hale getiriyor.
Zenginliğimiz farklılığımızdır diyorduk. Artık farklılığımız da kalmayacağa benziyor.
Bazı Müslüman ülkeler bu günün kutlanmasını yasaklamışlar: Haber7’nin haberi şöyle:
Malezya Devlet Din İşleri de Sevgililer Günü kutlamalarının haram olduğu duyurusunu yaptı.
Özbekistan’da Sevgililer Günü kutlamalarına yasak getirildi. 14 Şubat’ta düzenlenecek tüm eğlence ve konser organizasyonları iptal etti. Bundan sonra Özbekistan’da da Sevgililer Günü kutlanmayacağı duyurusu yapıldı.
Türkmenistan da sevgililer gününü kutlamıyor.
İran’da da 14 Şubat Sevgililer Günü ile ilgili her türlü hediyelik eşya reklâmı ve satışı yasaklandı.
Suudi Arabistan din işleri kurulu yetkilileri de, Sevgililer Günü’nün bir pagan geleneği olduğunu ve evlilik dışı ilişkileri teşvik ettiğini savunuyor. Ülkede 2004 yılında yayımlanan bir fetvada, “Sevgililer Günü pagan-Hıristiyan tatilidir. Allah’a ve kıyamet gününe inanan Müslümanlar bugünü kutlamamalıdır. Allah’ın gazabından kaçınmak için bu bir görevdir” denilmişti.
Rusya’da “Gençlerin maneviyatı bozuluyor ve geleneklere aykırı olduğu gerekçesiyle” Rusya’nın Belgorod bölgesinde ‘Sevgililer Günü‘ yasaklandı.
Evet, bir tarafta bir çılgınlık, öbür tarafta da yasakçı bir tavır.
Bu gibi yaygın ve baskın kültürel etkinlikleri yasaklamak asla bir çözüm değildir.
Çözüm kişiliklerimizi geliştirmek ve aşağılık duygusu oluşturacak komplekslerden kurtulmaktır.
Ve de bu zor hem de çok zor bir iştir.
Kor ateşi elde tutmak gibidir.
Ne diyelim: Adımız Hızır.
Bizi korursa Allah korur!
Garibce